tinyblog
Şuan muhtemelen bütün yaz hayalini kurduğum, deniz kenarına, kumlara, güzel bir kampa dorğu yola çıkmış olmam gerekirken. Evde atakanın yokluğundan fırsat bilip odasına sızdım ve “beni çöpe at” diye yırtınan bilgisayarıma inat 1 haftadır uzak kaldığım diyarlarda dolaşıyorum.
Evde olma sebebime gelince sebebe gerek yok, alışkanlık diyelim. Cuma sabahından beri farkında olup görmezden geldiğim şeyleri, “aman lütfen nolur olmasın” diye düşünerek günüme devam ederken, gecenin bir yarısında hazırlıklarımın boşa gittiği haberini aldım. İnsan üzülüyor tabi sen kalk 2 gün çalış, hazırlan, acılar çek falan sonra gel de boşa gitsin. üzülüyorum ama çok da üzülmüyorum. Hani alışmış kudurmuştan beterdir derler ya. Zira kudurmuştan beterim ben.
Neyseki bu haftam bugünüm kadar kötü değildi. Aksine güzeldi. Herkesi gördüm bu hafta, en son da dün Can saolsun taksime gelmişken sıkılmıştır bu kız deyip aradı da, 1 saatcik de olsa Asmalı Mescid kalabalığında günün yorgunluğunu attım. Planlarımın altüst olduğu, heveslerimin kursağa dönüş yoluna girdiği haberi aldığımda sinirlerim biraz yatışmış, yorgunluğum biraz geçmişti. ondan çok kızmadım. :p
İnsanlar sadist mi? Kursağıma bakıp bakıp, kahkahalar mı atıyorlar?
Neyse geyiği bir kenara bırakayım. Çok sıkılıyorum gençlik çok. Kardeşim gülüyor bana hatta şuan. İyiki de gizlice sızmışım buraya, maillerime bakma fırsatım oldu. Yurt asistanlığı başvurumun da reddedilmiş olduğunu öğrendim, bakmasam hala bekleyecektim salak gibi. Sonunda birileri maili iletişim aracı olarak kullanmaya başlamış, her ne kadar bakamasam da çok sevindim. Çarşambadan beri milyonlarca mail birikmiş ama zor geliyor okuması.
Şimdi yatağıma uzanıp, biraz hayal kuracağım. O tanıdık kokuyu duyacağım. Böylesi daha güzel.