Çoğunlukla zararsız
Her şeye yeni başlamışsınızdır, milyonlarca saçma sapan hayalin gerçek olabileceğini düşünecek kadar aptalsınızdır. Kendiniz gibi hareket edersiniz. Yükün altında ezilirsiniz.
Sonra hayal ettikleriniz toparlarnır, tüm güzel şeyler bir yerde birleşir. Tam ihtiyacınız olan şey tüm gerçekdışılığıyla ordadır. Ama acı çekersiniz, defalarca, -vzzzzt bu benim- defalarca kendimi üzdüm, kendi kendimi üzdüm. En güzel anlarımın tadını bozdukları oldu bu düşüncelerin. Ama bir tek ben pembe tarafı yaşarke, kendimde kalmak için acı çekmem gerekiyordu. Öbür türlü ayakta kalamazdım.
Kendime ne kadar acı çektirdiğimi gördüm. Salak mısın kızım sen?! dedim, bir kaç telkinden sonra kendimdeydim. Daha güçlü, daha özgür ama bir şeyler eksiliyordu. Kendimi güçlendirdikçe bir şeyler daha da eksiliyordu. Ama güçlü olmak güzeldi. Kimse beni üzemiyordu.
Sonra yine aynı şey oldu, o zaman da kendimi güçlendirmiştim ama küçüktüm yeteri kadar güçlü değildim. Yenilik aramaya başlamıştım. Bu sefer de başladım. Öyle ki güçlendikçe parmağıma batırılan iğnenin acısını hissetmemeye de başlamıştım. İki yanımda da yenilikler oluyordu aslında. Bir yanımda aylarca hayalini kurduğum her şey vardı, diğer yanda başka yenilikler. Seçmesi zordu çünkü güçlü olduğum kadar öfkeliydim. -hayalini kurduğun şeylerin tam vazgeçtiğin zamanda gelmesi insanı sinirlendiren bir şey- öte yandan yenilik vardı. kendimi 0’dan tanıtmak vardı.İkisi arasında karara gerek yoktu ben de ikisini de denedim.
Başlangıçta salonun orta yerine sıçtım diyebilirim. Yeni biri olmak, yeni birini tanıtmak kolay değildi. Kendim olamadım ya da çok fazla kendim oldum. Bir yerlerden taştı bir şeyler, farkedip toparladım. İnsanların kafasını karıştırdım. Ama ne kadar istesem de kendimi aylar sonra gerçekleşen hayallerime veremedim. Mümkün olmadı, toparlayamadığım bir şey vardı. Gerçekleri görerek bakıyordum artık ve fazlasıyla skeptiktim. Doğru yanın o yan olduğunu düşünüyordum, bir şeye karar veremiyorsam kafam eskiye takılıyor demekki eskiyle işim bitmemiş yani aslında karar vermeye de gerek yokmuş dedim kendi kendime. Zaten doğru tarafta duruyormuşsun neden gidip kafanı karıştırmışsın ki?
Çok denedim eski halime dönmeyi, beceremedim. Olmadı bir türlü. Kafam karışmaya devam etti. Onca güzellik yanı başımda dururken, ben hiç bir tepki veremedim. İçimde rüzgarın kıpırtısı yoktu. Sağa ya da sola hangi yöne baksam farketmez bir dalım bile oynamıyordu. Öylece tavana bakarak yattım, yattım. Bir şey hissetmedim, bir şey düşünmedim. Öylece baktım ve yattım. Defalarca.
Sonra oyuna onu da dahil etmeye karar verdim. İki dünya ayrı ayrı olmuyorsa, gerçekleşen hayallerimi o dünyaya taşımalıydım. Ki en başta yapmam gerek buydu. Ama garip şeyler oldu. İki dünya bir arada çok uyumluydu, ama beni itiyorlardı. İkisinden de uzaklaşmak istedim. İkisi yanyana durdukça ben kaçmak istedim.
Sonra olan oldu. Kendimi tutamadım. Gerçekleşen hayallerimin tam ortasına bir hançer sapladım. O orada öylece durup bakarken. Cihan hep söylüyordu, yeniden çıkmak için dibe batman gerek diye. Milyonlarca cam kırığının sesini duyabildim o anda. Çünkü tam dipliktim. Yanı başımda hayallerim acıdan kıvranırken bile bir şey hissedemiyordum.
Uyandım, aylardır bomboş bir rüzgarın uğultusuna muhtaç içim şimdi uğultularla dolu.
Ben öfkelenince aptalca şeyler yaparım. Çoğunlukla zararsız olan ben, öfkelenince zarar veririm. Kağıtlara, masalara, çerçevelere, en kötüsü ise insanlara. Ve özellikle en aptalcaları insanlarla olanlarıdır. Dibe batmam da öfkemin aptallığı ve irademin zayıflığı yüzünden oldu. Sahip olduğum her şey tüm güzellikleri görmezden gelerek, hissedemeyerek onları yok etmeye çalıştım. Şimdi iş işten geçerken, her insan gibi her şeyin farkına iş işten geçerken vardığımda. Tıpkı başkalarına olduğu gibi tutuştumnasıl toparlanır onu düşünüyorum.
Ama niyeyse içimde güzel de bir his var. Çünkü artık hissediyorum. Ve sanırım artık eşitlendik. Ne çok fazla ne az, en azından hissediyoruz.
Ps: İkinciye okunmadan, düşündüğüm gibi yazılmış, cümleleri düzeltilmemiş, ne kadar salak bir yazı olduğu düşünülmemiştir.Okurken verdiğim acı için hepinizden özür diliyorum. Gidin bir şeker yiyin düzelir.
P.S.2: Yazıyı yazarken aklımdan geçen ikince düşünce, mazoşist olduğumdu.